TES serisinin son oyunu Skyrim, uzun bir
bekleyişin sonunda oyunseverler ile buluşuyor. Ejderhalar ile savaşı
konu alan oyunun incelemesi için sizi şöyle içeri alalım...
15/11/2011 16:45
2006'da
The Elder Scrolls: Oblivion'ın ilk
çıktığı zamanı hatırlıyorum. İlk defa bu oyunla tanıştığım The Elder
Scrolls serisi, tek hamlede beni kendine aşık etmeyi başarmıştı. O
grafikler, o atmosfer, o görev derinliği... Hatta WoW'a yeni başladığım
günlerde ortaya çıkmış olmasından dolayı, uzunca bir süre elimi WoW'a
sürmemem ile sonuçlanmıştı. Biri MMO, diğeri Single Player olsa bile,
10 tane böcek öldürüp bacaklarını teslim etme görevlerinden çok daha çekici gelmişti bana Oblivion.
11.11.11 tarihi geldi ve bir deja vu ile karşı karşıya kaldım. Tek farkı, bu sefer yaklaşık
2 senedir oynadığım WoW'u terk etmiş olmam. Loncadan arkadaşlar beni bekliyorlardır muhtemelen :) Ama olmaz, Skyrim geldi ve
oy-na-ma-lı-yım! Piyasaya
çıkmadan önce yayımlanan muhteşem videoları, ağzımın suyunun akmasına
sebep olmuştu. O animasyon videosu, o gerçek karakterlerle yapılmış olan
diğer video... Ve evet, şu anda bu Skyrim oynuyorum.
Skyrim'in girişi, Oblivion'da da olduğu gibi
script sahnelerin sıralanması biçiminde olmuş. Oyun başlar başlamaz ilk dikkatimizi çeken şey, çevrenin grafik detayı oluyor. Beraber
yol
aldığımız "kader dostlarımız" bir yana, dağlar, taşlar, çiçekler,
böcekler muhteşem görünüyor. Keşke Oblivion gibi önce zindanda
başlasaydı da, güneşi, suyu ve bitki örtüsünü ilk gördüğümüzde
beynimizden vurulmuşa dönseydik diyorum. Gerçi Oblivion gibi etkilemesi mümkün değil; zira oyunun haritasının neredeyse tamamı
karlı bölgelerden oluşuyor.
Skyrim, doğasıyla büyülüyor.
Skyrim'in giriş bölümünün içerisinde,
ismimizin sorulduğu bir
sahnede karakterimizi yaratıyoruz. Irk tercihinin yanısıra, görsel
olarak bize çok fazla seçenek sunuluyor. Karakterin ten rengi, kaşı,
gözü, burnu, kafatası, dövmeleri, cinsiyeti, yüzündeki yaralar gibi
seçenekler arasında bir anda kayboluveriyoruz. Neyse ki, bize
önceden hazırlanmış 10 - 15 tane karakter
tasarımı
sunuluyor. İstersek bunlardan birini alıp, üzerinde çok az oynama
yaparak oyuna başlayabiliyoruz. Aslına bakarsanız, karakterin tipiyle
uğraşmanın bu oyunda çok da önemi yok. Zira ilk bulduğumuz zırhları
giydiğimiz zaman bile, karakterin vücut yapısı hariç neredeyse hiç bir
noktasını göremiyoruz. Bu ekranda asıl
dikkat edilmesi gereken konu, ırk seçimi.
Oyunun geceleri ürkütücü.
Her ırkın ekstra olduğu bir stil ve özel yeteneği bulunuyor. Mesela Khajiit'ten iyi bir
okçu ve
rogue tipi karakter yaratılabiliyorken, Orc'tan çok
güzel bir
kasap oluyor. Very big cat Khajiit, özel yeteneği gece görüşüyken Orc, kasaplığına kasaplık katacak
Berserk yeteneğine sahip. Ben ilk olarak Khajiit okçu karakteri yarattım. Fakat biraz oynadıktan sonra, World of Warcraft'taki
Death Knight'ımı Skyrim'e taşımaya karar verdim. Irkım bu durumda tabi ki
Orc oldu. WoW'da Frost Death Knight oynayanınız var ise, evet. Tam olarak onu yapmaya çalışıyorum Skyrim'de :)
Giriş bölümü ilerledikçe en çok dikkatimi çeken detay, karakter animasyonlarının son derece hoş görünüyor olması oldu. Arada
ufak tefek hatalar olsa da, akıcılık ve gerçekçilik konusunda Skyrim'in başarılı olduğunu söyleyebilirim. Oyun ilerledikçe gelişen karakterimiz, yeni yetenekleriyle beraber ilginç
Finishing Move'lar yapmaya
başlıyor. Şöyle ki, eğer düşmanınızın canı, sizin o an vurmak üzere
olduğunuz hasardan aşağıdaysa (yani mutlak son vuruş ise),
özel animasyonlu bir ölüm vuruşu gerçekleştirliyor.
Ejderhanın kafasına atlayıp, beynini deşmek... Paha biçilemez.
Tabi bu ölüm vuruşları, elinizdeki
silahın tipine ve düşmana göre değişiyor.
Finishing Move'ların çeşitliliğinin çok fazla olduğunu söyleyebiliriz.
Ayrıca, eğer karşımızdaki karaktere yakın bir silah ile vurmaya
çalıştıysak ve rakip o sırada blok modundaysa, elimizdeki silah rakibin
vücuduna sanki hiç blok yememiş gibi oturup da sadece "küt" sesiyle blok
yediğimiz anlamıyoruz. Bir şekilde bloğa denk getirdiğimizde,
elimizdeki silahın sallanması durarak, geri çekiliyor. Yani gerçekten
baltayı taşa vurmuşsunuz gibi bir görüntü oluşuyor sonucunda. Çok başarılı...
Bir elin nesi var, iki elin sesi var.
Skyrim'de yeni gelen ve oyunu en çok dikkat çekici kılan özellik,
karakterin hem sağ elini hem de sol elini ayrı ayrı kullanabiliyor
olması. Yani sol elimizde
Ice Spike büyüsü yer alırken,
sağ elimizde de tek elle tutulan bir balta ile düşmanların arasına
dalabiliyoruz. Tabi benim verdiğim çok basit bir örnek. Bu özellikten
faydalanarak eşsiz bir karakter yaratmamız ve çok değişik bir oynama
biçimi elde etmemiz mümkün oluyor. Birazdan bahsedeceğim yetenek
ağaçlarından alınan
Perk'ler sayesinde, her iki
elimizde de aynı büyü olduğunda hem sol tuşa, hem de sağ tuşa aynı anda
basarsak, büyüyü katmerli bir şekilde atabiliyoruz. Yani bir Ice Spike 5
vururken, her iki el kullanılarak atılan tek Ice Spike 10'dan fazla
vurabiliyor.
Oyunun seviye atlama
sistemi, Oblivion'dan
çok daha basite indirgenmiş.
Destruction, Conjuration, One Handed, Two Handed, Heavy Armor... gibi
çok sayıda yetenek türü, biz o yetenekleri kullandıkça gelişiyor. Her ne
kullanırsak kullanalım, karakterimizin seviye yükselmesinde
katkısı oluyor Skyrim'de. Hal böyle olunca, seviye atlamak da bir miktar daha
kolaylaşmış oluyor. Seviye atladığımızda artık bir yatak
aramak durumunda kalmıyoruz. Öntanımlı tuşlarda Tab'a ayarlanmış olan
menü tuşuna basıp, Level Up'ı tercih ederek yeni seviyeye ulaşıyoruz.
Bizden ilk önce
Health, Magicka ve Stamina üçlüsünden hangisini
10 yükselteceğimiz soruluyor. Sonrasında ise her seviyede verilen 1
Perk hakkını doğru şekilde kullanmaya çalışıyoruz. Hemen size bir örnek
vereyim...
Kafasına Ice Spike yemiş bir iskelet... Sıkıntı var.
Mesela benim karakterim, One Handed yeteneği 35 iken yeni seviyeye ulaştı. One Handed ağacına baktığımda, en altta
5 kademeli Armsman yeteneğini görüyorum. Bu yetenek, ilk seviyesi için
One Handed yeteneğinin 20 olmasına
ihtiyaç
duyuyor. Perk'i buna harcadığımda, 2. seviye için 40 istediğini
görüyorum. Bu durumda, eğer bir dahaki seviyeye kadar One Handed'ımı
35'ten 40'a çıkarmam gerekiyor. Eğer çıkmazsa da sorun değil,
Perk'lerimizi
saklayıp, daha sonra da kullanabiliyoruz. Perk'leri tek tek okuduğumda, kazanılan yeteneklerin karakteri ne kadar etkilediğini görünce şaşırdım doğrusu.
Tüm bu yeteneklerin yanında, bir de
Shout'larımız
var. Öldürdüğümüz ejderhaların ruhlarını çekerek elde ettiğimiz bu büyü
tipleri, diğer büyülerden çok daha güçlü özellikler sunuyor. Öntanımlı
olarak
Z tuşuna atanmış olan Shout'lar, oyuna inanılmaz keyif katıyor. Hazır yeri gelmişken söyleyelim, Oblivion'daki Oblivion Gate'lerin yerini
ejderhalar almış. Ejderhalar, tahmin ettiğinizden bir hayli güçlüler aslında. Fakat ne hikmetse, seviye atladıkça anormal bir şekilde
kolaylaşıyorlar.
Sırf ejderha savaşlarının daha keyifli olması için bile oyun, zorluk
derecesi en üst seviyede oynanır. Ejderha ile kapışmanın keyfinden de
söz etmek gerekirse...
Muhteşem... Bir ejderhanın ne kadar kudretli olduğunu, en net Skyrim'de anlayabiliyoruz. Çevremizde çok geniş daireler çizerek
üzerimize uçan, sağa sola konup bize ateş üfleyen koca koca yaratıklar...
Flame Atronach, düşük seviyelerde en büyük yardımcınız olabilir.
Oblivion'da pek zayıf olan büyü sistemi, çeşitliliği ve animasyonları, Skyrim'de
işin suyu çıkarılarak
düzeltilmiş. Bir Blizzard büyüsünün yapılışı ve atıldıktan sonraki
animasyonunu görmelisiniz! Eğer benim gibi bu tip animasyonlardan
fazlasıyla etkilenen birisiyseniz, oyuna sırf bu yüzden
aşık olabilirsiniz. Conjuration yeteneklerinin nimeti
Flame Atronach'ın güzelliği, yine Conjuration nimeti olan silahların seksiliğini görünce kendinizi kaybedebilirsiniz. Benden söylemesi.
Skyrim'de de çeşitli loncalar bulunuyor. Oblivion'da Mage's Guild ve Warrior's Guild adı altında toplanan karakterler, Skyrim'de farklı isimlerde loncalarda yer alıyorlar. Bu loncalara bulabilmek ve girebilmek için biraz
araştırmacı olmamız gerektiğini de belirtmeden geçmeyelim.
Bir ejderha gördüm sanki!
Oyuna gelen bir diğer yenilik ise, Oblivion'da bir hayli kısıtlı olan
crafting sisteminin de yine suyu çıkarılarak yansıtılmış olması. Hemen hemen tüm oyunlarda çok basit bir şekilde sağı solu tıklayarak gerçekleştirdiğimiz crafting işlemleri, Skyrim'de bambaşka bir boyut kazanmış. Sağda solda bulduğumuz tas, örs, Alchemy Table'lar gibi araçlar ile elinizdeki
materyalleri kullanarak envanterinizi kuvvetlendirebilir veya yeni zırhlar ve silahlar dikebilirsiniz. Ayrıca
Enchanting ile eşyalarınıza yeni yetenekler kazandırabilir, kendinize
yemekler pişirip dövüş
esnasında kullanabilirsiniz. Her meslek, derin düşünülerek tasarlanmış.
Ayrıca karakterimizin crafting malzemelerini kullandığını canlı olarak
izleyebiliyoruz.
Görmez olaydım o ejderhayı...
Biraz da menülerden söz edelim. Açıkçası oyunun
tek bezdiren yanı bu bence. Menüler, "
Ben konsol oyuncuları için tasarlandım!"
diye bas bas bağırıyor. Bu durum, konsol oyuncularının yüzünü tabi ki
güldürecektir. Fakat bilgisayar için daha düzgün bir arayüz tercih
edilebilirdi doğrusu. Menüler altında gezinmeyi W, A, S ve D tuşlarıyla
gerçekleştiriyoruz. Giriş için E, çıkış içinse TAB tuşları atanmış.
Arada bazen fare ile tıklamak zorunda olduğumuz menüler çıkıyor. Fakat
menülerin çoğunda,
fare hiç bir işe yaramıyor. Fare ile menülerde gezinmek isteseniz bile neredeyse imkansız. Hal böyle olunca da, Skyrim bizden ilk eksisini alıyor
Oblivion'un en büyük artısı olan
görev derinliği, Skyrim'de de
aynı şekilde devam ediyor. Basit görünen herhangi bir görev ile uğraşırken işin altından çıkan 1001 türlü gariplik, şaşkınlık yaratıyor. Bir görevi yapayım derken, diğer görev ortaya çıkıyor. İnsanlarla (
tabi Khajiit ve Argonian da dahil) sık sık muhabbet etmeniz, size daha fazla görev bulmanız konusunda yardımcı olacaktır. Ayrıca, NPC'lerin kendi aralarındaki konuşmaları, Oblivion'dakilerin askıne, gayet
dinlenebilir olmuş. Eskiden ana bir başlıktan sonra "
Evet katılıyorum.", "
Bence de, sonumuz çok kötü." gibi cevaplar veren diğer NPC'ler, artık gayet düzgün
muhabbet eder olmuşlar.
Berserk modunda bir Orc, kısa sürede katliam yapabiliyor.
Skyrim'in grafikleri, göze son derece hoş görünüyor. Yakından bakıldığında
kaplamalar ufak çaplı sıkıntı yaratsa da, oyunun aksiyon esnasında maksimum keyif sağlayabildiğini söyleyebilirim. Kapalı mekanda da, açık mekanda da
Skyrim harika görünüyor. Kar fırtınasına girdiğimde soğuğu ve çarpan karları yüzümde hissediyorum. Bir şelale gördüm mü, suyun soğuk olduğunu bilsem de içerisinde yüzesim geliyor.
Oyunun su mekaniği çok hoş görünüyor.
Dağlardaki mükemmel
sis efekti, oraya çıkmaktan kormama sebep oluyor. Sesler desen, zaten mükemmel... Yalnız, şehirlerde, zindanlarda ve açık alanda
daha baskın müzikler olsaydı daha iyi olurdu. Müzikler (
savaş müziği hariç) biraz silik kalmış oyunda.
Oyunu ben
GTX 580 ve
4.2 GHz'e hızı aşırılmış bir
Intel E2500K işlemciyle oynadım. Ayarların tümünü
Ultra ve maksimuma çekip, 16x AF ve 8x AA açtım.
Oyun bu haliyle, bu bilgisayarda çoğu zaman 60 FPS'yi gösterebiliyordu. Fakat yer yer
45'lere
düştüğü de oluyordu doğrusu. Eminim ki Anti Aliasing'i mantıklı bir
seviyeye çekerek daha iyi sonuç elde edebiliriz. Ama şunu da
söyleyebilirim ki, orta seviye bir ekran kartı ile bu oyunu maksimum ayarlarda akıcı bir şekilde oynamanız çok zor görünüyor. Belki
Anti Aliasing açmadan olabilir...
Inn'lerde bu tip müzikallerle bol bol karşılaşacaksınız.
İşte Skyrim böyle bir şey... Menülere inatla alışın, koşarak serüvene dalın. Son dönemde çıkan
en iyi RPG oyununu kaçırmayın. Oyunu, tüm diyalogları okuyarak ve gerçek hayattaymış gibi
oynayın, maksimum keyif için. Söyleyebileceğim çok da söz yok aslında... Skyrim
MUH-TE-ŞEM!
Artılar: Animasyonlar, görev derinliği, atmosfer, çift eli kullanabilme
Eksiler: Arayüz konsollar için tasarlanmış, 3D harita zaman zaman zorluk çıkarabiliyor, dağlar pek köşeli
Puan: 9.5 / 10
Platformlar: PC, PS3, Xbox 360